Ermeni Zamanı Unutma!

Stok Kodu:
FA-9786054599189
Boyut:
13.5 x 21 cm
Sayfa Sayısı:
200
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
200,00TL
Temin süresi 4 gündür.
FA-9786054599189
57911983
Ermeni Zamanı Unutma!
Ermeni Zamanı Unutma!
200.00

21. yüzyılda bile Müslüman Türk milletinin önünde engel teşkil eden haksız, hukuksuz, dayatmacı bir iftiranın dünya kamuoyundan düşmemesi insanlık için ne büyük bir ayıp ve de ne büyük bir acıdır.
Ermeniler 600 yıl boyunca Osmanlı Devleti topraklarında dinlerine.dillerine gelenek ve göreneklerine müdahale edilmeden.hak ve hukukları gözetilerek eşit vatandaşlar olarak yaşamışlar; Osmanlı Devletine denli uyumlu ve huzurlu yaşadıklarından dolayı da kendilerine Milleti Sadıka (sadık millet) denmiştir.
Bu topraklarda yaşayan bir çok etnik gruba devlet dairelerinde idareler verilmiş, yönetim kadrolarına alınmış, doktorlar, sanatçılar, tercümanlar, müzisyenler yetişmiş, Bu devletin ferdi olarak hiçbir ayrım yapılmamış, Ancak Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşamını sürdüren Ermenilerin kendi içlerinde/aralarında başka hesaplan varmış ki, kendilerine tanınan bu hak, hukuk ve adaleti hiçe sayarak, daha fazla tolerans ve itiraz düşüncesiyle, 3 Mart 1878'de Ayastefenos Antlaşması gereği, Osmanlı Devletinin topraklarını bölüp kendi devletlerini kurmak için Rusların, İngilizlerin ve Fransızların da desteklediği bu antlaşma ile, Osmanlıyı daha zor durumda bırakacak faaliyetlere başlamışlardır.
Batı medyası, Ermeni haklarını savunma konusunda lobiler oluşturdu. Bunun arkasından İsviçre'de Hınçak komitesi kuruldu ve kısa bir zaman içerisinde İngiltere'ye taşındı. İngiltere'de de aynı faaliyetler hızla devam etli.
Kur'an ayetlerinde “Siz onların dinine dönmezseniz, onlar sizi dost edinmezler“ buyurulduğu gibi, bu da Müslüman Türk milletinin bir kaderidir. Biz onları dost gördüysek de onlar bizi arkadan vurdular ve vurmaya da devam ediyorlar,dün öyleydi bugünde öyle.
İngiltere'de liberallerin seçimi kazanmasıyla birlikte 1880 yılında Hmçaklar tanınmış ve siyasi bir kimliğe kavuşmuş oldular. Hınçakların ilk hayali Ermenistan devletini kurmaktı .Sözde Ermenistan'ı kurmuşlar ama bu sözde devletin sınırları içerisine Osmanlı topraklarına ait olan Erzurum, Van, Sivas, Diyarbakır Bitlis olduğu gibi, Malatya, Hakkari, Bingöl, Amasya, Tokat, Ordu, Giresun da dahil ediliyordu. İste o zamandan beri sürüp gelen zorbalıklar günümüzde de devam etmektedir.
Osmanlı topraklan içerisinde yaşayan Ermeniler kendilerine tanınan bunca hak ve yapılan iyiliklere rağmen Osmanlı Devletini arkadan vurmaya Devleti Aliye'yi zayıf düşürmeye ve yıkmaya olanca güçleriyle çalıştılar. Ta ki 21 Temmuz 1905'te haksız ve hukuksuz isteklerine karşı çıktığı için adına Kızıl Sultan lakabı taktıkları Abdülhamit Han'a cami çıkışında suikast düzenlediler.Bu suikasttan Abdülhamit Han kıl payı kurtulurken 26 kişi hayatını kaybetti ve 58 kişi yaralandı.
Bu olaydan sonra açık açık devleti parçalamak isteyen çetelerin olduğunu belirleyen ve bu mücadelerin de Namusa,Cana ve mala saldırarark,katliamlar ve yağma yaparak sürdürüldüğünü gören Osmanlı Devleti,artık Ermenilerle arasına büyük bir nifak girdiğini anladı ve Ermeniler için zorunlu göçler başladı.Yıllarca bir arada yaşamış bu İki toplumda Ermeniler için alınan kararın müsebbibi Rusya, Fransa.İtalya ve Hınçak ve Taşnak örgütleriydi.
Birçok entrikalarla,hiç bitmeyen soykırım hırslarıyla Osmanlı Devletinin bölünmesine parçalanmasına sebep olan Ermeniler bugün de, Türkiye topraklarında yaşadıkları halde hala aynı kini gütmektedirler. Dün Taşnak. Hınçak'lardı, bugün Alevi Sünni, Türk Kürt çatışmaları çıkarmak için var güçleriyle çalışıyorlar.Vatan savunmasını etnik meseleler haline getirmeye dünya kamuoyunda mağdur olduklarını ve haksızlıklara uğradıklarını savunanlar maalesef zorba olduklarını,İnsanlık dışı, utanç verici tecavüzler ve katliamlar yaptıklarını söylemiyorlar. Dünün Osmanlı Devleti bugünün Türkiye'si ve Aziz Türk Milleti onurlu,gururlu,misafirperver,vatansever,mazlumu ve mağduru koruyan bir millet olarak tarihte hep anılacaktır.
Prof. Dr. Çetin Aygün-

21. yüzyılda bile Müslüman Türk milletinin önünde engel teşkil eden haksız, hukuksuz, dayatmacı bir iftiranın dünya kamuoyundan düşmemesi insanlık için ne büyük bir ayıp ve de ne büyük bir acıdır.
Ermeniler 600 yıl boyunca Osmanlı Devleti topraklarında dinlerine.dillerine gelenek ve göreneklerine müdahale edilmeden.hak ve hukukları gözetilerek eşit vatandaşlar olarak yaşamışlar; Osmanlı Devletine denli uyumlu ve huzurlu yaşadıklarından dolayı da kendilerine Milleti Sadıka (sadık millet) denmiştir.
Bu topraklarda yaşayan bir çok etnik gruba devlet dairelerinde idareler verilmiş, yönetim kadrolarına alınmış, doktorlar, sanatçılar, tercümanlar, müzisyenler yetişmiş, Bu devletin ferdi olarak hiçbir ayrım yapılmamış, Ancak Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşamını sürdüren Ermenilerin kendi içlerinde/aralarında başka hesaplan varmış ki, kendilerine tanınan bu hak, hukuk ve adaleti hiçe sayarak, daha fazla tolerans ve itiraz düşüncesiyle, 3 Mart 1878'de Ayastefenos Antlaşması gereği, Osmanlı Devletinin topraklarını bölüp kendi devletlerini kurmak için Rusların, İngilizlerin ve Fransızların da desteklediği bu antlaşma ile, Osmanlıyı daha zor durumda bırakacak faaliyetlere başlamışlardır.
Batı medyası, Ermeni haklarını savunma konusunda lobiler oluşturdu. Bunun arkasından İsviçre'de Hınçak komitesi kuruldu ve kısa bir zaman içerisinde İngiltere'ye taşındı. İngiltere'de de aynı faaliyetler hızla devam etli.
Kur'an ayetlerinde “Siz onların dinine dönmezseniz, onlar sizi dost edinmezler“ buyurulduğu gibi, bu da Müslüman Türk milletinin bir kaderidir. Biz onları dost gördüysek de onlar bizi arkadan vurdular ve vurmaya da devam ediyorlar,dün öyleydi bugünde öyle.
İngiltere'de liberallerin seçimi kazanmasıyla birlikte 1880 yılında Hmçaklar tanınmış ve siyasi bir kimliğe kavuşmuş oldular. Hınçakların ilk hayali Ermenistan devletini kurmaktı .Sözde Ermenistan'ı kurmuşlar ama bu sözde devletin sınırları içerisine Osmanlı topraklarına ait olan Erzurum, Van, Sivas, Diyarbakır Bitlis olduğu gibi, Malatya, Hakkari, Bingöl, Amasya, Tokat, Ordu, Giresun da dahil ediliyordu. İste o zamandan beri sürüp gelen zorbalıklar günümüzde de devam etmektedir.
Osmanlı topraklan içerisinde yaşayan Ermeniler kendilerine tanınan bunca hak ve yapılan iyiliklere rağmen Osmanlı Devletini arkadan vurmaya Devleti Aliye'yi zayıf düşürmeye ve yıkmaya olanca güçleriyle çalıştılar. Ta ki 21 Temmuz 1905'te haksız ve hukuksuz isteklerine karşı çıktığı için adına Kızıl Sultan lakabı taktıkları Abdülhamit Han'a cami çıkışında suikast düzenlediler.Bu suikasttan Abdülhamit Han kıl payı kurtulurken 26 kişi hayatını kaybetti ve 58 kişi yaralandı.
Bu olaydan sonra açık açık devleti parçalamak isteyen çetelerin olduğunu belirleyen ve bu mücadelerin de Namusa,Cana ve mala saldırarark,katliamlar ve yağma yaparak sürdürüldüğünü gören Osmanlı Devleti,artık Ermenilerle arasına büyük bir nifak girdiğini anladı ve Ermeniler için zorunlu göçler başladı.Yıllarca bir arada yaşamış bu İki toplumda Ermeniler için alınan kararın müsebbibi Rusya, Fransa.İtalya ve Hınçak ve Taşnak örgütleriydi.
Birçok entrikalarla,hiç bitmeyen soykırım hırslarıyla Osmanlı Devletinin bölünmesine parçalanmasına sebep olan Ermeniler bugün de, Türkiye topraklarında yaşadıkları halde hala aynı kini gütmektedirler. Dün Taşnak. Hınçak'lardı, bugün Alevi Sünni, Türk Kürt çatışmaları çıkarmak için var güçleriyle çalışıyorlar.Vatan savunmasını etnik meseleler haline getirmeye dünya kamuoyunda mağdur olduklarını ve haksızlıklara uğradıklarını savunanlar maalesef zorba olduklarını,İnsanlık dışı, utanç verici tecavüzler ve katliamlar yaptıklarını söylemiyorlar. Dünün Osmanlı Devleti bugünün Türkiye'si ve Aziz Türk Milleti onurlu,gururlu,misafirperver,vatansever,mazlumu ve mağduru koruyan bir millet olarak tarihte hep anılacaktır.
Prof. Dr. Çetin Aygün-

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat